OLUŞTURULMA TARİHİ 27 Ocak 2023, Cuma 22:03
GÜNCELLEME TARİHİ 27 Ocak 2023, Cuma 22:03
PAYLAŞ

Tahmini dk okuma

BÜYÜK TAKIM OLMAK

Sadece futbolcu demek hata olur…

Vodafone Park tribünleri bir başka doluydu dün akşam. Maçtan önce “Atkılılar” nostaljisi, kapalı tribünde açılan “Beşiktaş ailedir. Birlikte çok güçlüyüz.” Mesajı, uzun zaman sonra ilk defa takıma kelimenin tam anlamıyla alınan bir forvet oyuncusu, sözün kısası iyi bir futbol akşamı vardı Dolmabahçe semalarında.


 


 

Herkes 3 önemli eksik üzerinden maçı okuyor. Oysa Beşiktaş’In “önemli” eksikleri de sahada olsa, 11 as oyuncusunda sorun yok ki! Sorun, maç sıkıştığında, tabelada geride kalınca, 12, 13, 14 ve hatta 15. oyuncuda… Beşiktaş’ın kadrosu değerli ancak kısıtlı oyuncularla dolu, kısır bir kadro. Bu gerçeği sezon başında bizler dahil bir çok kişinin fark edememiş olması da ayrı bir yazının konusu… İşte tam da bu sebeple, Beşiktaş maçlarının ilk yarım saati ve son yarım saati çok değerli. Beşiktaş maçı ilk yarım saatte kopartacak skoru elde etmezse, maçın ilerleyen dakikalarında yedek kulübesinde maçı çevirecek oyuncu eksikliğini ziyadesiyle hisseden, 70’ten sonra ise, fizik olarak maça tutunmakta bir hayli zorlanan bir ekip. E haliyle her zaman da maçların son dakikasında şapkadan tavşan çıkmayınca, işler karışıyor!                                                                                                                                                                                                                                                                                                           Bu sebeple duran top, akan oyun ya da karambol fark etmesizin, Beşiktaş’ın her maç ilk yarım saat gol ya da goller bulması çok kıymetli. 


 

Dün akşam, normalden biraz farklıydı. Dün, sahada uzun süredir yokları oynayan Dele’nin o sezon başından beri hepimizin diline pelesenk olmuş “biraz kıpırdansa yeter” dediğimiz kıpırdanma oldu mesela. Dele her zamankinden daha hareketli, her zamankinden daha akıllı oynadı. Aboubakar gerçeği ise bir kere daha tokat gibi yüzlere vuruldu. Ona, “sadece futbolcu demek hata olur…” derken tam da dün sahada olan izah etmiştim. Basın toplantısında kendisine sorduğum sorunun da temelinde bu gerçek vardı aslında. Kan uyuşması, kimyanın tutması ya da adına her ne derseniz, Bu adam sahada olunca, tesislere girdiği andan itibaren bu takıma hava katıyor. Kendisi ile birlikte bir çok oyuncuyu da yükseltiyor. Buna, futbol literatüründe “sahaya karakter koyan oyuncu” ya da “lider vasıflı oyuncu” diyorlar. Sevindirici olan ise, çok uzun bir süre sonra, Beşiktaş taraftarının bu yazı rahat geçirecek olması. Beşiktaşlı, bu yaz transfer dönemi, “acaba forvet kim olacak” diye sabahı, sabah etmeyecek! Unutmadan, iptal de edilmiş olsa, ne goldü be! O golü iptal etmek futbola ihanet olmalı, KHK ile o gol verilmeli. İşin şakası bir yana, o alıştığımız, eze eze oynayan Aboubakar henüz sahada yok. 


 

Geçen haftaki köşe yazımda da değindiğim gibi, Beşiktaş, Şenol Güneş ile birlikte her hafta genetik kodlarına geri dönüyor! Sergen hocanın son senesi dahil, takip eden son 1.5 sezondur büyük takım hüviyetini kaybeden siyah beyazlılar, her geçen gün üzerine koyarak devam ediyor. Buradan şampiyonluk umutları yeniden yeşerir mi? Zor… Neden mi zor? Çünkü Beşiktaş sezon başında ipler kendi elindeyken gerekeni yapamadı. Şu an gelinen noktada sadece kazanmak değil, rakiplerinin de kaybetmesini beklemek zorunda. Ah o kaybedilen puanlar yok mu… Sokağa çıkıp, 10 Beşiktaşlı’ya bu sezonun travmasını sorsalar, en az 3’ü İstanbulspor maçı, 3’ü ilk Alanya karşılaması, 3’ü Hatay deplasmanı, geriye kalan ise Başahşehir maçı der… O sebeple, şu an “Beşiktaş Şampi… diyebilir miyiz?” İçin erken belki ama, “Beşiktaş kodlarına geri dönüyor” demek hiç de aykırı durmaz!