Tahmini dk okuma
Ülkemizin futbol iklimi kendine has özellikleriyle, bağlı bulunduğumuz Avrupadan çok uzakta bir profil sergiler. Bunun en bariz örneği "Milli takım araları" olarak bahsettiğimiz, benimse Futbol Orucu olarak tanımladığım dönemlerdir. Bu dönemlerde Milli Takım kültürümüzün olmamasından dolayı, gündem polemik ve suni konularla belirlenir. Haliyle gerçek futbolseverler için yaşadıkları oyun özlemi giderek artar.
Bu Futbol Oruç döneminin sonunda, hasret biter ve oyun sahaya döner!
Demek isterdim ama ne yazık ki bu da ülkemizde pek sık görülmeyen, sadece Halley kuyruklu yıldızının görülmesinden biraz daha sık rastladığımız bir durumdur ki bu haftasonu da oyun görmeye hasret kaldık.
Bir yanda Weghorst, Dele Alli, Josef ve Saiss'li Valerien Ismael'in Beşiktaş'ı, diğer yanda, Szalai, Crespo, Valencia ve Joa Pedro' lu Jorge Jesus'un Fenerbahçe'si. Milli takım dönüşünde bundan iyi senaryo beklenemezdi bir futbol aşığı için. Ama beklenen olmadı ve dağ fare doğurdu.
Maçın bitiş düdüğüyle, her iki takımla şampiyonluk yaşamış Mustafa Denizli hocanın futbol kültürümüze kazandırdığı, "maçı kafamda oynarım" betimlemesini hatırladım. Ben ne izledim şimdi? Sorusunu cidden sordum kendime. Son 2 haftada puan kaybı yaşayan bir Beşiktaş ve ligin iyi futbol oynayan bir başka ekibi Fenerbahçe'nin karşılaşmasından çıkan şey bu muydu?
Belli ki Ismael maçı kafasında oynamamak, Jesus ise kaybetmemek üzerine maçı defalarca oynamışlar. Birde üzerine bir haftalık etüt süresi eklenince ortaya muhteşem başarılı bir senaryo çıkmış.
Beşiktaş topu yere indirmemek için bir gayret sarfetti maç boyunca. Bunun geçiş oyunu ile uzaktan yakından alakası yok. Hocanın futbol bilgisine saygım var. Lakin mental bir problem yaşadığı aşikar. Beşiktaş'ın 3. bölgede Weghorst - Muleka bağlantısı skor anlamında kritik öneme sahipken, bu oyunculara maç boyunca top şişirme isteği hangi dahiyane fikrin ürünü çok merak ediyorum?
Geçtiğimiz sezonun son düzlüğüne teşhisi koyman için göreve gelmiş. sezona 3'lü savunma oynayacağız demeciyle girmiş ama Sampdoria maçından itibaren dümeni 4'lü sisteme kırmış olan Valerien Ismael'in bu sezon 3 kırılma anı içeren diyaloğu dikkatimi çekti.
I- Ismael Sampdoria maçına klasik Beşiktaş düzeni ile sahaya çıkmıştı, ipleri eline alan Rachid Ghezzal o maçta oyundan çıktığında, bir şeyler anlatan Ismael sahadaki oyunu takdir etmişti.
II-Dün gece Weghorst ile maç sonunda konuşan Ismael oyuncunun sahadaki oyunla alakalı rahatsızlığını teskin ederken ekranlara yansıdı.
III- Yine dün gece, kendi planı ile kısır bir oyuna mahkum ettiği takımın bireysel bir çabayla kontra atak sonucu kaçırdığı golden sonra, yerlerde debelenip kaçan gole üzülürken ekranlara geldi.
Hoca hem tercih ettiği oyunla, hem değişiklik tercihleriyle, hemde bu ve benzeri ikna diyalogları ve tepkileriyle kamuoyu üzerindeki otoritesini yitiriyor. Dünkü olası galibiyet sadece günü kurtaracaktı. Beşiktaş'ın ise geleceğine sahip çıkmaya ve bunun için oyun gücüne inanan bir futbol teknik direktörü ile planlama yapmasına ihtiyacı var.